Sayfalar

5 Ocak 2014 Pazar

5 OCAK ADANA'NIN KURTULUŞU


Adana milli mücadelenin başladığı kenttir.

Ulu önder Gazi Mustafa Kemal'e kurtuluş hissini uyandıran ilk memleket olması sebebiyle de Milli Mücadelede özel bir yere sahiptir.

1918'de sona eren Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkler için yeni ve zorlu bir mücadele başlayacaktır.

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanışından 40 gün önce İngiliz süvarilerinin, Yıldırım Orduları Grup Komutanı Liman Van Sandres''in karargahını basmaları Çukurova' nın işgalinin habercisi olmuştur.

İstanbul Hükümetinin talebi üzerine Liman Van Sanders, 31 Ekim 1918'de tüm yetkileri Mustafa Kemal'e devrederken "Yenildik, bizim için her şey bitti" sözüne karşılık Mustafa Kemal "Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istikbalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor" diyerek milli mücadeledeki kararlılığını sergilemiştir.

Mustafa Kemal görevi devraldıktan sonra Adana'da kalmış ve durum tespiti yapmıştır.

Resmi işgalden önce İstanbul Hükümetinin 23 Kasım 1918 tarihinde ve Sadrazam Ahmet İzzet Paşa imzalı "Adana ve yöresinin düşmana bırakılmasını istediği" yazısı duyarlı Adana halkının tepkisini çekmiş ve feryatnameadı verilen protesto telgraflarının çekilmesine neden olmuştur.

19 Eylül 1918 tarihinde ilk karargah baskınından sonra 17 Aralık 1918'de Fransız Yarbay Romyö (Romieu)'nün birliğinin Çukurova'ya ve bir gün sonra Suriye'ye, işgal ordusu komutanı Hamlen (Hamlin)'in de törenle Adana'ya gelişi işgali resmileştirecektir.

İşgal kuvvetlerinin İskenderun'a asker çıkarması üzerine Mustafa Kemal, zamanın hükümet ve başbakanına düşmana karşı ateş açılacağını telgrafla bildirmiştir.

Adana'dan verilen bu emir, Türk Milli Mücadelesinin ilk emridir. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal'in 15 Mart 1923 Adana ziyareti sırasında "Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut bulmuştur." ifadesinin nedeni budur.

İşgal kuvvetleri planlı bir şekilde Adana, Dörtyol, Saimbeyli, Kozan, Gaziantep ve Kahramanmaraş çevresine Ermenileri getirerek iskan ve işgal politikasını birlikte yürütmüşlerdir.

Amaç, itilaf güçlerinin "ileri bir karakolu" hükmünde Ermenistan Devletine zemin hazırlamaktı.

Fransıs işgal kuvvetleri tarafından çok planlı ve katı bir şekilde uygulanan soykırım Adana, Çukurova ve civarı bölgelere Ermenilerin yerleştirilmesi olmuştur.

1915 yıllarında yani I. Dünya Savaşı sırasında Anadolu'nun Doğu yöresinde isyan eden Türk halkını öldürüp, işkence eden ve Ruslara yardım ederek ülke içinde 5. kol olarak çalışan Ermenilerin 1915 tarihli Tehcir Kanunu ile Suriye'ye zorunlu göçleri sağlanmıştır.

1918'de Adana ve Çukurova'yı işgal eden Fransızlar kendi birlikleri içinde özellikle Ermeni askerleri getirdikleri gibi, Suriye'den 70 bin Ermeniyi Adana'ya, 12 binini Dörtyol'a, 8 binini Saimbeyli'ye yerleştirmişlerdir.

Hatta Antep ve Maraş çevresine de 50 binden fazla Ermeni getirilmiştir.

Bütün bu gayretler adeta I.Haçlı Seferi sırasında olduğu gibi yine Avrupa devletlerine bu bölgede ileri karokol görevini görecek bir Ermeni Krallığının yeniden oluşturulması içindi.

1918-1919 yıllarında Adana'da tam bir terör ve cinayet dönemi yaşanmıştır.


18 Aralık 1918 tarihindeki resmi işgalden önce 01 Aralık 1918'de Kilikya'lılar Cemiyeti resmiyet kazandı.

Cemiyetin toplanma nedeni Adana ve çevresini işgal edenlere karşı nasıl bir dayanışma içerisinde olacakları konusunda görüş alışverişlerinde bulunmak ve Çukurova'lıları işgalcilerin baskısından kurtarmak, aynı zamanda İstanbul Hükümeti ile münasebetlerini iyi tutarak işgalci devletlerin temsilcileri üzerinde etkili olmaktı.


Mustafa Kemal'in; Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ile Çukurova'daki Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri arasında bağlantı oluşturmaya yönelik amaç ve görüşleri vardı.

1920'de Toros'lardan Fransızlara karşı saldırı başlatılmıştır.

Adana halkı tarafından yapılan direnişin ilk ve önemli sonuçlarından biri 27 mayıs 1920'de Fransız Orduları Komutanı Menil'in esir alınmasıdır.

"Karboğazı" olayı olarak bilinen bu olay, Kuva-yı Milliye'nin ilk zaferidir.

10 Temmuz 1920'de Ermeniler tarafından büyük bir şiddetle soykırım harekatına girişilmiş ve bu harekat sonucu onbinlerce kadınlı çocuklu Adana'lı Toros'lara doğru kaçmıştır.

4 gün süren bu hareket tarihte " kaç kaç" olayı olarak isimlendirilmiştir.

5 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Bey (ÇAKMAK) ve Milletvekilleri Pozantı'ya gelmiş, burayı il haline getirerek Pozantı Kongresi'ni yapmışlardır.

Düşmanın saldırısı karşısında, Adana ve havalesinde direnişe geçen Türkler, çok büyük kayıplar vermişlerdir.

Verilen bu kayıplar ve yapılan mücadele sonucunda, 1920 sonlarında Fransızları ağır yenilgiye uğratmayı başarmışlardır.

Bu savaşlarda fedakarlık gösteren Şeyh cemil ve adamları, Tekelioğlu Sinan, Kara Afat, Selahattin Adil, Manisalı Ali, Osman Çamurdan, İbo Osman, Hacı Ağa, Şehit Ökkeşoğlu Efe, Emin Ağa, Kılavuz Hatice, Tayyar Rahime, Kara Fatma (Adile Onbaşı) gibi adını sayamayacağım daha nice kahramanlar var.

Fransa ile TBMM Hükümeti arasında 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması neticesinde, 5 Ocak 1922'de Fransızlar beraberlerinde getirdikleri Ermenilerle birlikte bölgeyi tamamen boşaltmışlardır.

Tabi bu olaylar resmi kayıtlarda da bir çok tarihi belge ve belge sayılabilecek bir çok fotoğraf mevcut olduğundan Soykırım tasarısını yasalaştıran Fransa'ya da burdan kapak yapmak lazım. Her neyse konuyu dağıtmadan devam edecek olursak,

5 Ocak 1922 tarihinde halk tarafından Adana'nın kurtuluşunu kutlamak amacıyla Büyüksaat ile Ulucami arasında çok büyük bir bayrak çekilmiş ve daha sonra bu bayrak kurtuluş simgesi haline gelerek ilin sonraki kurtuluş günlerinde tekrarlanmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder